EL ORFANATO - YETİMHANE




Korkmaktan korkarım. Ama, ruhumun bir çelişkisi olsa gerek,korku filmlerini severim.
Korku filmi dedimse, üzerimize kan boca ederek, korkutacağına, iğrendirenleri değil. Psikolojik gerilim mi desek?
Sanırım öyle diyorlar. Gererek korkutanları, içinde azıcık zeka barındıranları severim.

Hollywood korku filmlerinin arkalarına aldıkları devasa teknik destekle çekilen korku filmlerinde, korkmaktan ziyade sıkılıyorum.
'Birazdan korkacaksın ey korkaaaak ' diyerek, bizden esirgedikleri zekayı bir yana bırak, bizim zekayı da küçümsemelerine kızıyorum.

O nedenle galiba, avrupa ve asya film endüstrisinden çıkma filmler bir süredir daha çok ilgimi çekiyor.

el Orfanato ,2007 yapımı bir İspanyol filmi.

Yönetmeni,Juan Antonio Bayona .

Konusu, ,Evlat edinilen Laura, büyüdüğü yetimhaneden yedi yaşında ayrılır. Yıllar sonra kocası ile binayı elden geçirmek ve burayı sakat çocuklar için bir bakım evi haline getirmek için yetimhaneye geri dönerler.
Ancak bu dönüşün hasta oğulları Simon üzerinde tuhaf etkileri olur. Simon, sürekli garip bir yaratığın resimlerini çizmektedir. Bu resimler, Laura’da kendi çocukluğuna dair bir şeyler uyandırmaktadır. Simon, kısa bir süre ortadan kaybolur. Laura, önce polisin ardından da bir medyumun yardımı ile oğlunu aramaya başlar. Laura, oğlu Simon ile kendi kaderinin 30 yıl önce bu binada kalan yetim çocuklarla kesiştiğini fark edecektir.

olarak özetleniyor.

Konu özeti bir korku filminde olabilecek klişeleri barındırır gibi görünse de, bu klişeden özgün bir film çıkarabilmiş bir yönetmen söz konusu. Bunca klişeye rağmen, gerilip kendinizi filmin atmosferine kaptırabiliyorsunuz. Hatta film, korkunun yanı sıra acıklı da bir filme dönüşüyor zaman zaman. Gözümüze sokulan korku efektleri yok bir kere. Ne görsel ne iştsel klişeler yok.
Korku filmlerinde kullanılan çocuklara edilen korkunç işkence de yok. Korkutan çocuklar; ama kötü makyajlar yok yüzlerinde. Çocuklar yani. Bu nedenle de acıklı olabiliyor zaten film.

Sonu biraz, 'Nasıl bağlasak acaba, ne yapsak da seyirciyi memnun etsek'e kayar gibi duruyor. Yani, 'Bak iki alternatif söz konusu. İyi de bitti diyebiliriz, kötü de. Ne diyelim?' biçiminde bağlanmış olsa da, ben kendi adıma hüzünlü bir gülümsemeyle kapatıyorum filmi. Bir gerilim filminin, sonunda, bana bu duyguyu yaşatmış olmasını da, korkutmaktan ziyade bir derdi anlatabilmenin başarısı olarak filmin artı hanesine kaydediyorum.

Filmde, anne Laura rolünde, Belén Rueda ; Fernando Cayo; medyum olarak ufak bir rolde de olsa göze çarpan Geraldine Chaplin var.


Bu da, fikriniz olsun diye:

0 yorum: