THE VISITOR




oscar adayları açıklandıktan sonra, bir heves aday olan filmlerin ya da aday gösterilen oyuncuların filmlerinin peşine düştüm bu yıl. Bu arayış içinde yolum,The Visitor'a ; sade, iddiasızlığıyla iddialı - evet, sonunda bu klişe cümle ile de yolum kesişti ya... bilemeyeceğim artık- eli yüzü düzgün bir biçimde derdini anlatmaya çabalayan bu filme düştü. 2007 yılı yapımı bir Thomas McCarthy filmi, The Visitor.

Orta yaşlarını aşmış, mesleği olan üniversite profesörlüğüne, öğrencilerine , meslektaşlarına, belki en çok yaşama olan hevesini yitirmiş,ölen karısının tutkusu olan piyano çalmaya kendini adamış, ama o konuda da başarılı olamayan bir adamın, Walter Vale'in çevresinde gelişen bir göçmen öyküsü filmin konusu. Bu kez kameranın odaklandığı göçmen grubumuz afrikalılar ya da latinler değil, müslüman doğulular. 11 Eylül sonrası en popüler grup onlar tabii ki.
Profesörümüz hiç istekli olmasa da, NewYork'da bir konferansa katılmak zorundadır. Newyork'a, bir zamanlar karısı ile yaşadığı apartman dairesine ulaştığında, evinde yabancı bir çift bulur; Suriyeli Tareek ve Senegalli Zainab. Bu kaçak çift, boş olduğu söylenen daireyi kiraladıklarını iddia etmektedir. Yine de, kaçak olmalarının getirdiği tedirginlikle, çok da ısrar etmeden daireden çıkacaklarını söylerler. Ancak, herkese kapılarını kapamak üzere olan Walter, kalan küçücük aralıktan bu çifti hayatına davet eder.Ancak, bu çiftle birlikte Walter'ın hayatı tanımadığı başka bir dünyaya taşınır.
İzlememiş olanların keyfini kaçırmamak için özeti burada kesmek gerek. Ancak, bıraktığım yerin devamında sizi eli yüzü düzgün bir hikaye , sakin ve tutarlı oyunculuklar ve güzel bir film bekliyor emin olun. Filmin akışında, bu saydığım karakterlerin yanına bir de Tareek'ın annesi Moona'nın ekleneceğini ve Walter'daki değişimi hızlandıracağını da söyleyeyim ek olarak, o kadar.

Oyuncular, Walter Vale rolünde, bu rolüyle bu yılın en iyi erkek oyuncu oscar'ına aday gösterilen Richard Jenkins ; Tareek rolünde Haaz Sleiman,; Tareek'ın annesi Mouna rolünde Hiam Abbass; Zainab rolünde de, Danai Jekesai Gurira .


Filmi izlerken, özellikle Richard Jenkins ve Haaz Slaeiman o kadar tanıdıktılar ki, ama bir türlü nerede izlediğimi çıkaramıyordum ikisini de. Sonra baktım kim olduklarına. Özellikle Jenkins, orada burada denk geldiğim bir sürü TV yapımında irili ufaklı pek çok rol almış. En yakın zamanda izlediğim filmi de, Burn After Reading'miş. Ne ilginç... Vardır ama öyle oyuncular. Rol aldıkları yapımlarda rolleri olurlar, ama merak etmezsin kimdir bu adam diye. Onlar sanki film kişisidirler sadece. İşte Richard Jenkins,bence bunca emeğinin karşılığını bu filmdeki rolüyle aldığı övgüler,ödüller ve adaylıklarla taçlandırmış gibi geldi. Oscar gecesi de, onu öven Adrien Brody'nin karşısında o kadar heyecanlı ve gururlanmış görünüyordu ki, ailemden biri gibi hissettim onu ve ödülü almasını istedim o an. Naif bir istekti benimki, evet, ama istedim işte. Çok sakin ve olgun bir oyunculuk sergileyerek hakediyor bence övgüyü de, ödülü de, adaylığı da bu rolüyle.
Tareek'da 11 Eylül sonrası pek çok suç dizisinde, mesela '24', ' NCIS' gibi dizilerde ortadoğulu rollerinden kalmış aklımda meğer.

Sonuçta, demem odur ki, The visitor, hakkında hiçbir şey bilmeden açıp seyrettiğim, sürpriz bir şekilde çok beğendiğim bir film oldu benim için. bir bakın isterseniz.

4 yorum:

  Arzu Çur

24 Mart 2009 09:36

Cumartesi akşamımın bir kısmı ve Pazar gecem bu filmle geçti. Ne iyi bir seçimmiş. Güzel filmdi, her an "şimdi bir pislik çıkacak bu karakterden" diye bekleyip de hep "oh, bunu da atlattık şükür" dediğim için daha da güzel. Sağolasın Elektra, canım depom:)

  depo

1 Nisan 2009 10:27

aman efendim, rica ederim:) ama bence bir gün beraber baştan sona kesintisiz izleyelim. dümdüz ve sakin bir film evet. bu nedenle güzel gibi:)

  şule

9 Nisan 2009 15:08

ben de ancak dun aksam seyredebildim. cok hostu kesinlikle. tareek gibi biriyle dost olmak istedim. insanin hayata varligiyla renk katan ne hos bir kisilikti. anneye de bayildim gerci.

  depo

11 Nisan 2009 20:30

şulecim, tareek gerçekten ne kadar varlığıyla hayata neşe katan bir karakterdi, annenin asaletli duruşunu da ben çok sevdim.